hdp

KaraDeniz Media

Karadeniz Medyasi

hdp

Osmanlı Ocakları, HDP’nin kapatılması için Yargıtaya müracaat etti

Osmanlı Ocakları Genel Merkezi, HDP’nin kapatılması için Yargıtaya müracaat etti.

Konuyla ilgili Osmanlı Ocakları Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, HDP’nin kapatılması için Genel Başkan Kadir Canpolat liderliğinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunulduğunu belirtildi.

Açıklamada Genel Başkanı Kadir Canpolat, şu ifadelere yer verdi:

“Bir taraftan Mehmetçiğimiz PKK ile savaşırken, diğer taraftan HDP’nin elini kolunu sallayarak siyaset yapmasını kabul etmiyoruz. ABD ve İsrail desteği olan örgütleri istemiyoruz. Hendek savaşlarında HDP’li belediyelerin nasıl PKK’ya yardımda bulunduklarını iyi biliyoruz. PKK propagandası yapıp, ‘Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz’ diye kimlerin söylediğini de çok iyi biliyoruz. Bizler ırk, cins ve siyasi ayrımı yapmayan bir teşkilatız. Fakat Kürt kardeşlerimiz üzerinden ayrımcılık yapılmasını asla kabul edemeyiz. Hal böyle iken HDP’nin varlığı bir an önce son verilmelidir, ilgili kişiler cezalandırılmalıdır.”

Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na HDP’nin kapatılması dilekçesini teslim ettiklerini belirterek, “HDP kapanacak, teröre destek son bulacaktır” dedi.

Millet İttifakı’nda deprem! İYİ Partililerden CHP’lilere isyan bayrağı

Millet İttifakı’nın iki paydaşı İYİ Parti ve CHP, Çanakkale’de birbirine girdi. Çanakkale’nin iki İyi Parti’li Eceabat Belediye Başkanı Saim Zileli ve Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, CHP’nin belediyelerinden ve temsilcilerinden hiçbir destek görmediklerini söylerken; Çetin, yaptığı basın açıklamasında CHP temsilcilerini hadsizlikle suçladı.

Çanakkale’nin iki İYİ Partili belediye başkanı, ittifak paydaşları olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) temsilcilerine isyan etti. Eceabat Belediye Başkanı Saim Zileli ve Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, CHP’nin belediyelerinden ve temsilcilerinden hiçbir destek görmediklerini söyledi.

İYİ Parti GİK Üyesi Rıdvan Uz’un belediye başkanlarının arkasında durduğu konuşması ile başlayan basın açıklaması, Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin’in CHP temsilcilerini hadsizlikle suçladığı açıklama ile devam etti.

“Artık kabul etmemiz mümkün değil”

Çanakkale Belediyesi ve CHP’li yöneticileri birçok kez uyarmalarına rağmen destek göremediklerini belirten Uz,” Biz, defalarca uyarmamıza rağmen memleketimiz olan Çanakkale’de maalesef destek göremiyoruz. CHP Çanakkale İl Başkanı Metin Ural’ın, CHP İl Genel Meclisi Başkanı Sadık Göğüsgeren’in ve Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın İYİ Parti’ye karşı aldıkları tutum ve davranışlar bizim sabır çizgimizin üstüne çıkmıştır. Bunu bizim artık kabul etmemiz mümkün gözükmemektedir” dedi.

-İYİ Parti GİK Üyesi Rıdvan Uz

“Sözde birlikte yürüteceğiz lafları sadece kendilerine mahsus kalmaya devam etmiştir”

Çanakkale Merkez Belediyesi’nde oluşturulan komisyonların hiçbirinde yer alamadıklarını da sözlerine ekleyen Uz, “Çanakkale’mizde İyi Parti’mizin kazandığı belediyeler, hem Gökçeada’mız Sayın Ünal Çetin hem de Eceabat’ımızda Sayın Saim Zileli, halkın takdirini toplayan ve paydaşları ile yani paydaşlarıyla yani Millet İttifakı’nın ortağı CHP ile uyum içerisinde çalışma içerisinde görevlerini yürütürlerken, aynı zamanda belediyeyi yönetirken de bu sözde değil özde uygulamalarıyla da yani Cumhuriyet Halk Partisi’nden meclis üyesi olan arkadaşlarımızla da hem belediyelerde önemli komisyonlarda; imar komisyonu olsun, bütçe plan komisyonu olsun hatta belediye başkanlığı yardımcılıklarına dair bir birlikte yönetme şeklinde devam ediyor. Ama aynı durum geçen gün Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Belediyesinde yapılan komisyonların hiçbirine İyi Parti’den seçilmiş ve Çanakkale Halkını İyi Parti adına temsil eden meclis üyelerinin hiçbiri Sayın Ülgür Gökhan tarafından yazılmamışlardır. Sözde birlikte yöneteceğiz lafları sadece ve sadece kendilerinde mahsus kalmaya devam etmiştir. Bu bizi üzmektedir. Bugünkü toplantımızın en önemli noktası da Gökçeada’mızdır. Belediye başkanımız, Gökçeada’ya hizmet sözü vermiş ve gecesini gündüzüne katarak hizmet etmektedir. Gökçeada halkı tarafından da nazarı dikkatten kaçmamaktadır, takdir toplamaktadır. Hal böyle iken Sayın Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Metin Ümit Ural Bey’in adayı ziyaret edip vatandaşla diyaloga girmekten ziyade belli bir grubun etkisinde kalarak belediyenin yapmış olduğu hizmetleri engellemeye çalışması bizleri son derece üzmüştür. Bu iktidar tarafından beklenen bir durum olması gerekirken Cumhuriyet Halk Partisi’nin il Başkanı tarafından bunun yapılması da bizim tarafımızdan İyi Parti ailesi tarafından, yerel yönetimleri tarafından kabul edilecek bir durum değildir” diye konuştu.

“CHP İl Başkanı, Gökçeada Belediyesinin çalışmalarını denetliyor”

Gökçeada Belediye Başkanı İYİ Partili Ünal Çetin ise CHP Çanakkale İl Başkanı Metin Ural’ın Gökçeada Belediyesinin çalışmalarını bakanlık müfettişi gibi denetlediğini öne sürerek, “Millet İttifakı’nın bir parçası olarak Cumhuriyet Halk Partisi İl Yönetimi, Belediye Başkanı Ülgür Bey, Meclis Başkanı Sadık Göğüsgeren ile uyum içerisinde çalışmayı çok arzu ederdik. Fakat görünen o ki yerel seçimlerden sonra kendileriyle bu uyumu bir türlü yakalayamadık. Biz, kendi şahsımız ve temsil ettiğimiz Gökçeada Belediyesi, aynı zamanda mensubu olduğumuz bir siyasi parti var. Ve bu siyasi partinin de var olan yapısı ile bir şekilde Çanakkale’de bu saydığım isimler tarafından yok sayılmasını kabul edemiyorum. Öyle bir noktaya geldik ki CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural beyefendi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Gökçeada içerisinde yaşamış olduğu sıkıntıları dinlemek için gelmişken bir bakanlık müfettişi gibi Gökçeada Belediyesi’nin çalışmalarını denetlemiş, bunlarla alakalı eksiklikleri fazlalıkları dile getirmiş. Biz, Sayın Metin Ümit Ural Beyefendiyi il başkanı olarak belediyemizde sadece bir misafir olarak kabul ederiz. Aynı zamanda da İl Genel Meclisi’nde iktidar olmaları münasebetiyle Gökçeada’ya getirecekleri hizmetleri duymak isteriz” şeklinde konuştu.

-Gökçeada Belediye Başkanı İYİ Partili Ünal Çetin

“Kör bir dövüşe döndü”

Gökçeada’ya ulaşım konusunda GESTAŞ Genel Müdürü Mahir Sevinç’in kendisiyle devam istişare ettiğini ve bu konuda kendisine de teşekkür ettiğini belirten Başkan Çetin, “Ben uzun yıllardan beri Gökçeada’da yaşayan birisi olarak özellikle kış mevsiminde, yazın da turizm sezonu ile birlikte dışarıdan gelen misafirlerimizi taşıyan GESTAŞ’ın yeni bir gemi alımı ile alakalı bir borçlanma talebi söz konusudur. Mahir Bey, iki kez ziyaret için geldiler. Ulaşım noktasında bizim dertlerimizi, sorularımızı dinlediler. Bu vesile ile kendisine de çok teşekkür ediyorum. Çözüm önerilerini, bizden istediklerini, bizim istediklerimizi konuştuk. Fakat bir kör dövüşe döndü Çanakkale Özel İdaresi’nde GESTAŞ’ın borçlanmasına dair talep konusu. Sanıyorum, CHP’li Sadık Göğüsgeren hiç Gökçeada’ya gelmedi. Sanıyorum, 6-7 kuvvetinde rüzgarlı havada denizin nasıl aşıldığını da bilmiyor. Hatta böyle havalarda hastalarımızın, cenazelerimizin olabileceğini, Gökçeada’ya hizmet gelmesi noktasında Çanakkale’de kör dövüşü yapan küçük kasaba siyasetine mal edilmesini de hazmetmiyoruz. Her ne şart olursa olsun, GESTAŞ borçlanacaksa ve bunun karşılığında da Gökçeada’ya gemi alacaksa, benim gelen misafirlerim ve Gökçeada’da yaşayan misafirlerim ulaşım noktasında kalite ve güven getirecekse bu durum artık bir an önce çözülmesi icap ediyor” dedi.

“CHP’liler neye hayır dediklerini biliyorlar mı?”

Çetin açıklamasının devamında; “Şu ana kadar da Cumhuriyet Halk Partisi üyesi, Başkanı Sadık Bey ve diğerleri tarafından Gökçeada’nın ulaşımına dair benimle irtibata geçen bir kişi bile olmamıştır. Dolayısıyla Gestaş’ın bu borçlanmasıyla alakalı neye ’hayır’ dediklerini biliyorlar mı acaba? CHP İl Başkanı Ümit Bey’in bizi ziyaretinden memnuniyetimi dile getirirken bizim yaptığımız iş ve işlemlerle alakalı hiçbir suretle bizi denetleme hakkına sahip değildir. Sadece şeffaf belediyecilik anlamında şahsı itibariyle bir şey öğrenmek isterse bir vatandaşımız olarak herkese belediyeye ait bilgileri de vermeye hazırız” dedi.

“CHP’liler gözlerini kırpmadan onay verdi”

Başkan Çetin son olarak; “Çanakkale genelinde gerçekten kabul edilmeyecek 27 RES imarına onay veren Cumhuriyet Halk Partisi il genel meclisi üyeleri hiç gözünü kırpmadan buna destek verirken, bu ulaşım noktasında Çanakkale’nin şirketi olan GESTAŞ’ı niye bu kadar problem haline getiriyorlar. GESTAŞ ile ilişkileri beni hiç alakadar etmiyor. Ben Gökçeada Belediye Başkanı olarak Gökçeada’ya gelecek olan hizmeti düşünen bir insanım. Biz yine orada çalışmaya devam edeceğiz. Vatandaşımıza en iyi hizmeti ulaştırmak adına mücadele edeceğiz. Yaptığımız işler adına da zaten kapımız herkese açıktır” diye konuştu.

Meral Akşener’den iki yüzlülük!

Kapalı kapılar ardında terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile yaptığı işbirliği deşifre olan İP Genel Başkanı Meral Akşener, Pençe-Kartal Operasyonu ile ilgili iki yüzlü bir mesaj paylaştı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “HDP’yi terör örgütü PKK’nın uzantısı” olarak nitelemesi kapalı kapılar ardında ittifak yaptığı HDP’yi kızdırdı. Eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İYİ Parti ile işbirliği yaptıklarını açıkladı. Sırrı Süreyya Önder, İYİ Parti’nin seçim döneminde kendilerinden hangi bölgede kiminle çalışılması konusunda fikir aldığını söyledi.

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Pençe-Kartal Operasyonu kapsamında Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin, Basyan ve Hakurk’taki terör yuvalarına hava harekatı başlatmasının ardından ise tweet atan İP Genel Başkanı Meral Akşener, “Pençe-Kartal harekâtını başarıyla tamamlayan, başta pilotlarımız olmak üzere tüm Hava Kuvvetlerimizi yürekten tebrik ediyorum. Allah ordumuzu her daim muzaffer eylesin.” şeklinde iki yüzlü ifadeler kullandı.

İşte Akşener’in ‘sahtelik’ kokan o tweeti:

HDP’li vekil Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun savunduğu FETÖ’cü bakın kim çıktı!

Adana’da FETÖ operasyonunda özel harekat polisince gözaltına alınan ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından savunulan zanlının, “FETÖ tarafından gönderilen paraları örgüt üyelerine dağıttığı, FETÖ aleyhine ifade verenleri tehditle vazgeçirdiği ve FETÖ’cüleri yurt dışına kaçırdığı” iddia edildi.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, aralarında esnaf, meslekten ihraç polisler ve iş adamlarının da bulunduğu 63 kişi hakkında gözaltı kararı verilmiş, dün Adana merkezli, Mersin ve İstanbul’da, Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan operasyonda 58 zanlı gözaltın alınmıştı.

HDP’den PKK gibi FETÖ’cülere de skandal destek!

Bu çalışmada, Adana’nın merkez Seyhan ilçesinde zanlı T.S.’nin evine ise özel harekat polisiyle operasyon düzenlenmiş, polis önce kapıyı çalıp açmalarını istemiş, ancak aile polisi oyalayınca özel harekat polisi koçbaşı ile kapıyı kırıp eve girmek zorunda kalmış ve zanlıyı gözaltına almıştı.
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, sosyal medya hesabından, “şafak vakti polis kapı kırıp evlere giriyor, suçu mahpus arkadaşlarının ailelerine erzak yardımı yapmak” diye paylaşımda bulunarak FETÖ zanlısına arka çıkmıştı.

Operasyonda neler ele geçirildi

Ancak polisin 63 ayrı adrese baskın yaptığı, T.S.’nin polise silahla karşı koyabileceği değerlendirilerek adresine özel harekat ile girildiği öğrenildi. Ayrıca zanlının ev aramasında ruhsatsız silah ve telsiz de ele geçirildi. Zanlının telsizi ne amaçlı bulundurduğu polis frekanslarının yüklü olup olmadığının belirlenmesi için muhabere şube müdürlüğüne gönderildiği öğrenildi.

Zanlı hakkında, “FETÖ tarafından gönderilen paraları örgüt üyelerine dağıttığı, FETÖ aleyhine ifade verenleri tehditle vazgeçirdiği ve FETÖ zanlılarını yurt dışına kaçırdığı” iddia ediliyor.

Emniyette gözaltında olan T.S.’nin sorgusunun devam ettiği öğrenildi.

Kayyım atanan Iğdır Belediyesi’ne rüşvet operasyonu: 14 gözaltı

Terör örgütü PKK ile iltisaklı HDP’lilere yönelik soruşturma kapsamında kayyım atandıktan sonra Iğdır Belediyesi’ndeki kirli çamaşırlar gün yüzüne çıkıyor. Bugün Iğdır Belediyesi’ne düzenlenen yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda 14 kişi gözaltına alındı.

İHA’nın haberine göre, Iğdır Belediyesine kayyım atanmasının ardından tüm birimlere inceleme başlatıldı. İnceleme ve yapılan denetimlerde yolsuzluk ve rüşvet yapıldığı tespit edildi.

İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan operasyonda yolsuzluk ve rüşvet olaylarına karışan 14 kişi gözaltına alınarak emniyete götürüldü.

Gecen ay Belediye binasında yapılan incelemede bir kasa içinde kayıt dışı 300 bin TL bulunmuş, birim müdürü gözaltına alınmıştı.

Öte yandan, terör soruşturması kapsamında HDP’li Iğdır Belediye Başkanı Yaşar Akkuş gözaltına alınmış daha sonra tutuklanmıştı.

Davutoğlu HDP’li vekillerin avukatlığına soyundu! Skandal sözler

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP’li ve HDP’li 3 ismin milletvekilliğinin düşürülmesinin ‘demokrasinin ayaklar altına alınmış olması’ olarak nitelendirerek skandal sözler sarf etti.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, haftalık gündem değerlendirmesinde, geçtiğimiz günlerde milletvekilliği düşürülen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, HDP Diyarbakır Milletvekili Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nun avukatlığına soyundu.

‘Demokrasi ayaklar altına alındı’

Davutoğlu, dağdaki teröristlerle devleti tehdit eden HDP’li Leyla Güven, 15 yaşındaki Eren Bülbül’ü şehit eden PKK’lının cenazesine koşan Musa Farisoğulları, MİT TIR’larına ilişkin devlet sırrı niteliğinde görüntüleri ele geçirerek yayınlanmasını sağlayan CHP’li Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesinin ‘demokrasinin ayaklar altına alınmış olması’ olduğunu belirterek “Milletvekillerinin cezaevine gönderilmesi bir adalet arayışından değil tamamen artık siyaset üretemeyen, bu ülke için taş üstüne taş koyamayan iktidarın tıkanmasından dolayıdır. Çünkü bu iktidar ve ortaklarının siyasete dair kurdukları her cümle ya adliyeyle ya da cezaeviyle bitmektedir.” dedi.

Doktorlardan sert tepki: TTB yönetimi HDP karanlığında

Geçtiğimiz günlerde 2 HDP’linin milletvekilliğinin düşürülmesi sonrası HDP savunuculuğu yapan Türk Tabipler Birliği’ne doktorlardan tepki yağdı. Hekimler, duruma sert tepki göstererek ‘Görevimiz oda ve birliği bu karanlıktan kurtarmak’ dedi.

Türkiye’de koronavirüs vakaları görülmeye başladığından bu yana halkı korku ve paniğe sürükleyebilecek, somut kanıtlara dayanmayan açıklamalarda bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB)ile ona bağlı İstanbul Tabip Odası (İTO), şimdi de HDP savunuculuğuna soyundu. İTO HDP’li vekillerin vekilliklerinin düşürülmesi ve kayyum atamalarını “Bu karanlıktan hep birlikte çıkacağız”, TTB ise “Salgını yönetmek de ülkeyi yönetmek de ciddiyet ister! Sağlığımızla, aklımızla, demokrasi ile oynamayın!” başlıklı açıklama ile eleştirdi. İki kurum süreci ‘karanlık’ olarak tanımladı.

‘Gözdağı operasyonu dediler’

İTO’nun açıklamasında “Bu yapılanlar yaşanmakta olan büyük ekonomik çöküş nedeniyle işsizlik ve pahalılık cenderesine nefesi kesilen topluma korku salmayı, yıldırmayı, susturmayı amaçlayan gözdağı operasyonudur. Biz hekimler çağdaşlığın, laikliğin ve demokrasinin savunucularıyız. Bu karanlık günlerden bütün demokrasi güçleriyle birlikte mücadele ederek çıkacağız” denildi. TTB ise salgına karşı önlemleri eleştirdiği açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Ülkemiz demokrasisini ayaklar altına alan antidemokratik uygulamaların dozu daha da artırılıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından, TBMM Başkanlığı’na gönderilen yazı üzerine, iki muhalefet partisine üye, üç milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırılıyor ve milletvekillikleri düşürülüyor. Milletvekilleri büyük bir hızla tutuklanıp, cezaevine konuyor. Seçilmiş belediye başkanlarını bir bir görevden alan iktidar, şimdi de seçilmiş milletvekilleri üzerinden seçilmişleri, dolayısıyla seçimleri, kurumları ve evrensel kuralları yok saymaya devam edeceğini ilan ediyor.”

‘Görev odayı karanlıktan kurtarmak’

Cumhuriyetçi Hekimler Sözcüsü Dr. Hikmet Çevik, Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası yönetiminin açıklamayı HDP etkisinde yaptığını, asıl karanlığın bizzat sözkonusu oda yönetimlerinde olduğunu belirtti. Dr. Hikmet Çevik şöyle konuştu:

“İstanbul Tabip Odası yönetimi, PKK’nın uzantısı olan HDP’nin çok büyük etkisi altında. O nedenle açıklamada HDP’nin kapatılması ‘karanlık’ bir gelişme olarak ifade ediyor. Bu, hekimlerin onaylayacağı ve kabul edeceği bir durum değil. Birlikte çıkacağız dedikleri asıl karanlık kendileri. Görev, İstanbul Tabip Odası’nı bu karanlık zihniyetten kurtarmak. PKK’nın gölgesi altında Tabip Odasını yönetmeye kalkan bu zihniyeti Tabip Odalarından tasfiye etmek. Asıl önemli olan bu.

“Pandemi sürecinde Tabip Odası tamamen negatif bir tutum izledi. Bu tutum daha sonra bozgunculuğa döndü. TTB Başkanı Sinan Adıyaman ve İstanbul Tabip Odası, Mayıs sonunda Türkiye’nin İtalya’ya döneceği, hastanelerin ağzına kadar dolacağı, vakaların gizlendiği ve şeffaf olunmadığı gibi, herhangi bir kanıt olmadan, tamamen süreci karalamaya yönelik, HDP etkisi altında açıklamalarda bulundular. Tabip Odası, HDP’nin bu kadar etkisi altında kalınca bu sonuçlar ortaya çıktı.”

‘15 Haziran’da yeni bir korona dalgasının gelmesini bekliyorlar”

“Salgınla mücadelede süreç tamamen şeffaf bir biçimde herkesin gözleri önünde yürütüldü. Durum böyle olunca sonuçlar da Tabip Odası’nın öngördüğü şekilde çıkmadı. Türkiye pandeminin en azından birinci döneminin yönetilmesi konusunda alınan sonuç itibarıyla dünyadaki en başarılı ülkelerden biri. İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipler, Birliği yönetimi HDP etkisinde kaldığı için ‘karanlık’ görüyor. Şimdi de büyük bir heyecanla 15 Haziran’da yeni bir korona dalgasının gelmesini bekliyorlar.

“Türkiye süreci başından beri bilim ve akıl rehberliğinde çok başarılı bir biçimde yürütüyor. Bundan sonra da yönetmeye devam edecek. O nedenle bozgunculara sevinebilecekleri bir alan kalmayacak. Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası yönetimini, HDP etkisinden kurtulmaya ve Türk milletiyle birlikte alınan sonuçlara sevinmeye davet ediyoruz. Yoksa HDP’nin gittiği uçuruma gidiyorlar. Bu aynı zamanda hem İstanbul Tabip Odası’na hem de Türk Tabipleri Birliği yönetimine uyarımızdır.

‘TTB paralel bir bilim kurulu oluşturmaya çalıştı”

“Türk Tabiler Birliği, ‘izlem komitesi’ adı altında paralel bir bilim kurulu oluşturmaya çalıştı. Rehberler yayınlattı. Bu bir izleme komitesinin yapacağı iş değil. Böyle bir ihtiyaç da yoktu. Çünkü Sağlık Bakanlığı bu rehberleri gerektiği zamanlarda yayımladı. Böyle paralel bir şey oluşturmaya çalıştılar. Buna İBB Başkanı İmamoğlu’da yeltendi. Ama hüsrana uğradılar.”

‘Bakanlık ve başsavcılık harekete geçmeli’

Av. Dr. Erkin Göçmen: TTB ve yandaşı tabip odalarının bölücü terör örgütü ile aynı çizgide faaliyette bulunduklarına ilişkin çok sayıda örnek göstermek mümkündür. Zaten daha önce de benzer açıklamalar yapılmıştı. Hatta dönemin İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez, ‘Kürt halkının temsilcisi Apo’dur. Barışa inanıyorsak, bir an evvel masa başına oturmalıyız’ diyecek kadar ileri gitmişti. Anayasaya göre tabip odaları ve TTB kuruluş amacı dışında faaliyette bulunamaz. Söz konusu açık yasağa rağmen TTB ve tabip odalarının kuruluş amacıyla bağdaşmayan bu bildiri yayınlanmıştır. Anayasaya göre, amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine son verilmesi gerekmektedir. Bu hususta mahkemeye başvuru yapma yetkisi Sağlık Bakanlığı’na ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmiştir. Bu nedenle Bakanlık ve Cumhuriyet Başsavcılığı bu müracaatı gecikmeksizin yapmalıdır. Yine bu son açıklama da TTB Kanununda değişiklik yapma ihtiyacının ne kadar önemli olduğunu da ortaya koymuştur.”

‘İlişkileri iç içe geçmiş’

14 Mart Tıbbiyeliler Derneği Genel Sekreteri Mehmet Çetin: Teröre yönelik operasyonlar sürecinde Tabip Odasının söylemlerini çok iyi hatırlıyoruz. “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyerek tarafını belli etmişti. Cezaevlerindeki ‘insani koşullar’ı gündeme getirdiklerinde o kişi ne hikmetse bölücü terör örgütünün ya sempatizanı ya da yandaşı oluyor. Bizim bir hekim arkadaşımız teröristlerin güya yol kontrolü yaptıkları sırada Diyarbakır’da şehit edildi.

PKK’nın üstlendiği bir eylem için bile ‘PKK yaptı’ diyemiyorlar. Bu kadar iç içe girmiş bir ilişkileri var. Şu anda sağlık siteminde eleştirilecek çok şey var. Bu eleştiriyi de Tabip Odası yapmalı. Ancak Tabip Odası kendini öyle bir noktaya getiriyor ki, herhangi bir şey söylediği zaman toplumda itibarı olmuyor. Herhangi bir hekime Tabip Odası’na neden üye olmuyorsun denildiği zaman “biz teröriste para vermek istemiyoruz” yanıtı veriyorlar.

Siz kendinizi bu noktaya getirirseniz, söyleminiz her zamana hükümetin yapacağı olumsuzluklara destek olur. Çünkü bir itibarınız yoktur.

TTB’nin açıklaması işgüzarlık”

Kayseri Tabip Odası Başkanı Hüseyin Per: Kayseri Tabip Odası olarak bu konuda şunu söyleyebiliriz. Teröre bulaşan kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer almamalıdır. TTB’nin açıklaması işgüzarlık. Seçim yaklaştığı için TTB yönetimi HDP’li seçmene selam veriyor. Böyle değerlendirebiliriz. TTB’nin ve İstanbul Tabip Odası’nın açıklamaları kendilerini bağlar, Türk hekimlerini bağlamaz. Biz Türk hekimleri olarak mecliste terörist istemiyoruz.

‘Kendi işlerini yapmaları gerekiyor”

Hekim Hakları Derneği Başkanı Prof. Dr. Adem Akçakaya: Tabip odalarının bu işlerden uzak durması ve kendi işlerini yapmaları gerekiyor. Bu siyasetin işi ve açıklamayı etik bulmuyoruz. Bu herkesin görüşü değil. Çünkü mevcut yönetim iyi olsaydı oradan böyle bir karar çıkmazdı. Cumhuriyetçi hekimler, milliyetçi hekimler, biz olsaydık buna destek olmazdık. O nedenle resmi temsil siteminin meslek örgütlerinde ne kadar gerekli olduğunu görüyoruz.

Anne Övünç: HDP benim çocuğumu nasıl götürdüyse öyle getirsin

Evlat nöbeti tutan anne Solmaz Övünç, “”HDP benim çocuğumu nasıl götürdüyse öyle getirsin. Biz diyoruz ki yeter artık anneler ağlamasın. Çocuklarımızı dağa gönderiyorlar, kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar.” dedi.

Diyarbakır annelerinin, dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbeti sürüyor.

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin, 3 Eylül 2019’da başlattığı oturma eylemi 278’nci gününe girdi.

Van’dan 5 yıl önce 15 yaşında dağa kaçırılan oğlu Baran için gelen anne Solmaz Övünç, çocuklarına kavuşana kadar eylemlerine devam edeceklerini söyledi.

Evladını almadan HDP il binası önünden ayrılmayacağını belirten Övünç, şöyle konuştu:

“HDP benim çocuğumu nasıl götürdüyse öyle getirsin. Biz diyoruz ki yeter artık anneler ağlamasın. Çocuklarımızı dağa gönderiyorlar, kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar. Benim ciğerimin parçasını söküp götürdüler. Evlatları dağa kaçırılan annelerin hepsi buraya gelsin. Bizim dayanacak gücümüz kalmadı. Ramazanda, bayramda, hastalıkta burada çocuğumu kurtarmak için oturmaya devam ettim. Bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Bize destek olsunlar.”

Evladına teslim olma çağrısında bulunan Övünç, “Baran, yavrum eğer sesimi duyuyorsan gel adalete teslim ol. Baban hasta, ağabeyinin düğününü yapmadım, seni bekliyorum. Seni onlara yar etmem, kurtların içinde seni bırakmam.” dedi.

Oğlu Fatih Demir için oturma eylemi yapan Abdullah Demir.

[Oğlu Fatih Demir için oturma eylemi yapan Abdullah Demir.]

Oğlu Fatih Demir için oturma eylemi yapan Abdullah Demir de çocukları gelmeden HDP önünden ayrılmayacaklarını belirtti.

Demir, “278 gündür eylemimiz devam ediyor. 278 yıl da geçse eylemimizi bırakmayacağız. 5 yıldır oğlumu arıyorum. Çocuğumu bana göstermediler. Bunlarda adalet ve merhamet yok. Biz siyaset için değil, canımız için burada oturuyoruz. Fatih oğlum sana sesleniyorum. Gel adalete teslim ol. 13 kişi geldi, anne babasına kavuştu. Sen de gel teslim ol.” ifadelerini kullandı. 

Şentop’tan flaş açıklama: 5 ismin milletvekilliği düşecekti

Meclis Başkanı Mustafa Şentop, CHP’li Berberoğlu ve HDP’li Güven ile Farisoğulları’nın vekilliğinin düşürülmesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Şentop, yargı paketlerini ve infaz düzenlemelerini beklediklerini belirterek “Normal şartlarda dünkü isimlere onlar da eklenecekti ve 5 ismin milletvekilliği düşecekti” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularını yanıtladı. Şentop’un açıklamaları şöyle:

Düne kadar bekledik çünkü “Milletvekilinin lehine olabilecek bir düzenleme olabilir mi” diye baktık çünkü yargı paketi ve afla ilgili tartışmalar vardı.

Örneğin HDP’li iki milletvekili ile ilgili başka dosyalar vardı. Biri Ocak 2019’da geldi, diğeri Haziran 2019’da geldi. Yargı paketi ve infaz düzenlemesine dair tartışmaların sonucunu bir görelim dedik. Nitekim cezalarının istinafta kesinleşme söz konusu iken ifade hürriyeti bağlamında temyiz hakkı tanındı. Dolayısıyla hükmün kesinleşme durumu ortadan kalktı. Normal şartlarda dünkü isimlere onlar da eklenecekti ve 5 ismin milletvekilliği düşecekti. Beklememiz sayesinde onlar lehine bir durum ortaya çıktı. Peki buna yetkim var mı? Aslında yok. İstesem geldiği anda Genel Kurul’da okuturum, ama bu anlamda bir teamül var.

Yargı paketleri Ekim ayı gibi netleşmişti. Sonrasında da yargı bunu nasıl uygulayacak diye görmek için bekledik.

Bugünkü yazım üzerine Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile konuştuk, 3 ismin milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili sorularıma yanıt verdi.

“Anayasa madde 83 ve 84 karıştırılıyor”

Eğer Yargıtay kararı yeterli ise neden bugüne kadar Genel Kurul’a getirilmedi? Yargı kararı bekletilebilir mi? Bekletilebilirse ne oldu da dönem sonu beklenmeden şimdi gündeme taşındı?

Hukukçu olmadıkları için anlamıyorlar. Karışıklık şuradan çıkıyor. Anayasanın bir 83. Maddesi var bir de 84. Maddesi var. 83 dokunulmazlık, 84 milletvekili dokunulmazlığının düşmesiyle alakalı. İkisinde farklı hükümler var. 83. Maddede “Alınan cezanın infazı dönem sonuna bırakılır” deniliyor. 84’te ise “Hakkında kesin hüküm verilmiş milletvekiliyle ilgili karar Genel Kurul’a bildirilir” deniliyor. Bu ikisi aynı şey gibi zannediliyor. Halbuki yazımda bir problem var. Milli Güvenlik Konseyi zamanında bir anlatım bozukluğu ortaya çıkmış. Fakat gerek o dönemki hukukçular, gerek sonraki Anayasa hukukçuları bu ikisinin farklı şeyler olduğunu söylüyorlar.

83. madde “Milletvekili olmaya engel olmayan suçların infazı milletvekilliği sonrasına bırakılır” anlamına geliyor. Hukuki yorumu bu. Yani 1 yılın altında ve Anayasanın 76. maddesinde belirtilen suçlardan ceza almışsa -mesela terör suçları ve yüz kızartıcı suçlar değilse- örneğin basit yaralama söz konusuysa, infaz dönem sonrasına bırakılır.

84’deki ise milletvekili seçilmeye engel suçlardan alınan cezaları kapsıyor. 1 yıl üstü cezalar ve 1 yıl altı olsa da 76. Maddede seçilmeye engel suçlar için verilen cezalar. Mesela Figen Yüksekdağ’a 10 ay ceza verilmişti fakat terör suçları kapsamında olduğu için okundu ve düştü milletvekilliği.

Dolayısıyla milletvekili seçilmeye engel olmayan bir ceza ise dönem sonuna bırakılır, çünkü okunsa da vekilliği düşmez. Milletvekilliği seçilmesine engel suçlarda ise “Genel Kurul’da okunur” deniliyor olması “Okunsun” anlamına gelir kanun dilinde.

CHP’li Enis Berberoğlu ile ilgili Cumhurbaşkanlığı tezkeresi 26 Kasım 2018’de, HDP’li Leyla Güven ve Musa Farislioğulları ile ilgili tezkere ise Ocak 2020’de Meclis’e gönderildi. Biri 18 ay diğer 4 buçuk ay meclis Başkanlığı’nda bekletilmiş. Niye düne kadar beklediniz o halde?

Bu doğru. 4 buçuk ayın 48 gününde Meclis zaten toplandı, onu bir düşmek lazım. Daha önce farklı uygulamalar olmuş. 3 gün içinde okunan da var, 56 gün sonra okunan da var. İncelemeler yapılıyor. Mesela bize gelen dosyalarda bazen eksiklikler oluyor, bunların iadesi söz konusu olabiliyor.

Enis Berberoğlu’nunki çok bekletildi, doğrudur. 4 ay benden önce Binali Yıldırım Bey zamanında bekletilmiş. Ben gelince durumu inceledik. AYM’ye bireysel başvurusu var ama o kesinleşmeye engel değil. Birazdan onu ayrıca konuşalım.

“İnfaz düzenlemesini bekledik”

Düne kadar bekleme durumu daha çok milletvekilinin lehine bir şey olabilir mi acaba düşüncesinden kaynaklanıyor. Daha önceki dönemlerde de olmuş. Mesela kanunlarda zaman zaman değişiklikler oluyor. Türk ceza kanununda değişiklik tartışmaları başlayınca acaba ceza alan vekillerin durumunu etkileyen bir değişiklik olur mu diye düşünmek gerekiyor. Çünkü Genel Kurul’da okunduktan sonra geri dönüşü yok.

“Milletvekilinin lehine olabilecek bir düzenleme olabilir mi” diye baktık çünkü yargı paketi ve afla ilgili tartışmalar vardı.

Örneğin HDP’li iki milletvekili ile ilgili başka dosyalar vardı. Biri Ocak 2019’da geldi, diğeri Haziran 2019’da geldi. Yargı paketi ve infaz düzenlemesine dair tartışmaların sonucunu bir görelim dedik. Nitekim cezalarının istinafta kesinleşme söz konusu iken ifade hürriyeti bağlamında temyiz hakkı tanındı. Dolayısıyla hükmün kesinleşme durumu ortadan kalktı. Normal şartlarda dünkü isimlere onlar da eklenecekti ve 5 ismin milletvekilliği düşecekti. Beklememiz sayesinde onlar lehine bir durum ortaya çıktı. Peki buna yetkim var mı? Aslında yok. İstesem geldiği anda Genel Kurul’da okuturum, ama bu anlamda bir teamül var.

Yargı paketleri Ekim ayı gibi netleşmişti. Sonrasında da yargı bunu nasıl uygulayacak diye görmek için bekledik.

AYM’ye bireysel başvurusu var ama o kesinleşmeye engel değil.

Güvenlik ve Terör Uzmanı açıkladı: Devreye Murdoch girdi

Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ, İYİ Parti ve HDP’nin işbirliğinin deşifre olmasının ardından, ABD’li Yahudi medya patronu Rupert Murdoch’un devreye girdiğini ve kanalı FOX’ta ittifakı gizlemeye çalıştığını bildirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “HDP’yi terör örgütü PKK’nın uzantısı” olarak nitelemesi kapalı kapılar ardında ittifak yaptığı HDP’yi kızdırdı. Eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İYİ Parti ile işbirliği yaptıklarını açıkladı. Sırrı Süreyya Önder, İYİ Parti’nin seçim döneminde kendilerinden hangi bölgede kiminle çalışılması konusunda fikir aldığını söyledi.

Bunun üzerine paylaşımda bulunan Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ, “Atatürkçü(!)CHP, muhafazakar(!)SP, milliyetçi(!)İP ve PKK/YPG/HDP’nin gizli ittifakı Sırrı Süreyya Önder’in sözleriyle belgelendi. Devreye Murdoch girdi ve kanalı FOX’ta ittifakı gizlemeye ve düne kadar baştacı olan oyun bozan Sırrı’yı tukaka yapmaya kalktı. Oyun öyle sırıtıyor ki.” ifadelerini kullandı.

İşte o tweet: