Milli Savunma sanayi

KaraDeniz Media

Karadeniz Medyasi

Milli Savunma sanayi

Savunmada yerli dönüşüm faturayı yarı yarıya azalttı

MKEK Gazi Fişek Fabrikası’nda devreye alınan ve tümüyle yerli makinelerle oluşturulan üretim hattında, kapasite 3 katına çıkacak, yıllık 20 milyon olan fişek üretimi, 60 milyona ulaşacak.

Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), tüm dünyayı tehdit eden “görünmez düşman” yeni tip koronavirüsle (COVID-19) mücadele kapsamında cerrahi maske, hijyenik tulum ve solunum cihazı gibi ekipmanı gündemine alıp üretmeye başlarken, güvenlik güçlerinin operasyonel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çalışmalarını da yoğun şekilde sürdürüyor.

Savunma sanayiinde silah, mühimmat, roket-patlayıcı ve kimyasal, makine ve malzeme grubunda faaliyet gösteren kurum, son olarak yerli ve milli fişek hattını Gazi Fişek Fabrikası’nda devreye aldı. Fabrikada 13 farklı kalibrede 43 farklı tipte fişek üretilecek.

Dizayn ve tasarımı kuruma ait olan üretim hattındaki tezgahların, imalat, montaj ve seri üretime geçilmesi 1,5 yıl gibi kısa sürede tamamlandı.

Diğer NATO mühimmatları da üretilebilecek

Üretim hattında başta Rus mühimmatları 7,62×54 (Bixi) ve 7,62×39 (Kalaşnikof) olmak üzere diğer NATO mühimmatları da üretilebilecek.

Yeni üretim hattıyla kurumun fişek üretim kapasitesi üç katına çıkacak. Eski üretim hattında 45 personelle yıllık 20 milyon fişek üretilirken yeni üretim hattında 14 personelle yıllık 60 milyon fişek üretilebilecek. Bununla birlikte kurumun maliyetleri aşağı çekme yönündeki çabaları için ciddi katkı sağlanacak.

Yerli makineler faturayı yarı yarıya azalttı

Proje kapsamında ihtiyaç duyulan makinelerin yabancı firmalardan temini durumunda 12 milyon avroluk bir fatura söz konusu iken yerli firmaların tercih edilmesiyle maliyet 6 milyon avroya düştü. Projenin geri ödeme süresi ise 1,7 yılda tamamlanacak.

Yerli sanayi tercihi, tesisinin çalışmalarının güvenli şekilde sürdürülmesi açısından da kritik önemde bulunuyor. Yurt dışı bağımlılığının ortadan kalkmasıyla tesiste gelecek dönemde ortaya çıkacak ihtiyaçlar en kısa sürede ve etkin şekilde karşılanabilecek.

MKEK’nin yeni üretim hattının kurulmasında Yılmaz Makina, Yeter Makina, HİDROTİM, Vibromak, AAES, MCM Savunma, TMMPRESS Pres Bakım Onarım, SEHALSAN Makine ve Sanayi, BAF Machine gibi sanayi firmaları görev aldı.

Türkiye’nin hava savunma şemsiyesine milli dokunuş

Son yıllarda savunma sanayiinde çok önemli projelere imza atan Türkiye, hava savunma sistemlerinin de yerlileşmesi çalışmalarına devam ediyor. Korkut’tan Hisar O’ya Atılgan’dan Siper’e kadar uzanan yerli/milli sistemleri derledik.

Türkiye gerek içinde bulunduğu coğrafya gerek son yıllarda küresel ölçekte gelişen olaylar nedeniyle savunma sanayiine çok önem vermek zorunda olan ülkelerden biri.

Yabancı bir ülkeye en az bağımlılık hedefiyle süren çalışmaların temel alanlarından biri de Türkiye’nin hava savunma sistemleri. Bir ülke için en önemli savunma bileşenlerinden olan hava savunma ağı, son yıllarda art arda tamamlanan projelerle her geçen gün daha da yerlileşiyor. Peki bu süreçte hangi projeler hayata geçirildi, tüm bunların nihai hedefi ne?

Savunma sanayii araştırmacısı Anıl Şahin’e göre hava savunma ağını, çok kısa menzil, kısa menzil, orta menzil ve uzun menzil olmak üzere dört katmana ayırmak mümkün.

Koronavirüs F-35 projesinde Türkiye’yi yeniden öne çıkarabilir

Çok kısa menzilde ‘Korkut’ devrede

Çok kısa menzil hava savunma sistemlerinin ülkelerin katmanlı hava savunma ağının en alt kademesini oluşturduğunu belirten Şahin, “Genellikle azami 6 kilometre etkili menzili ve 3 kilometre irtifa sınırı bulunan çok kısa menzilli hava savunma sisteminde TSK’nın elinde çok sayıda seçenek var” dedi.

Eldekilerin çoğunun ithal ve manuel olarak çalışan sistemler olduğuna işaret eden Şahin, şöyle devam etti:

“Bu nedenle de bir hedefi vurma şansları oldukça düşük. ASELSAN tarafından geliştirilen KORKUT 35 milimetrelik hava savunma top sistemi, kısa süre önce envantere alındı. KORKUT ile Türkiye elindeki topları, atış kontrol radarı, arama radarı, dost düşman tanımlama sistemi ve ATOM programlanabilir parçacıklı mühimmat entegrasyonu ile otomatik hale getirdi. Böylelikle başarı oranı çok yüksek bir sistemi milli imkanlarla geliştirdik ve çok kısa menzilli hava savunma alanında yerli sistemimize hizmete aldık.”

Korkut ve 35 milimetre parçacıklı mühimmat Atom ile birlikte Türkiye, dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu bir yeteneğe milli olarak ulaştı. Foto: AA

[Korkut ve 35 milimetre parçacıklı mühimmat Atom ile birlikte Türkiye, dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu bir yeteneğe milli olarak ulaştı. Foto: AA]

Kısa menzilde Hisar A ve PorSav sahaya iniyor

Katmanın en alttan bir üstteki noktasında kısa menzilli hava savunma sistemlerinin yer aldığını anlatan Şahin, bu kısmın genellikle 6-15 kilometre menzili ve 3-5 kilometre irtifa sınırı bulunan sistemleri içerdiğini söyledi.

Şahin, TSK’nın elinde bu katmanda bulunan sistemlerden Atılgan ve Zıpkın dışındakilerin tamamının ithal olduğunun altını çizerek, “Bu iki ürününse elektronik sistemleri ASELSAN üretimi olup, füze olarak ABD üretimi Stinger füzelerini kullanmaktadır. Bütün bu sistemlerden daha gelişmiş özelliklere sahip olan ve füzesinden radarına kadar yerli ve milli imkanlarla geliştirilen HİSAR-A Kısa Menzilli Savunma Füze Sistemi’nin, bu yıl envantere alınması planlanıyor” bilgisini paylaştı.

Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in geçtiğimiz günlerdeki açıklamasına vurgu yapan Anıl, “HİSAR A’nın seri üretim faaliyetlerinin başladığını o zaman öğrenmiş olduk. Öte yandan Stinger gibi portatif sistemlerin yerini alacak yerli sistem PorSav’ın da üretim faaliyetleri devam ediyor. Bu yıl içerisinde hem PorSav’ın hem de HİSAR-A’nın kullanıma alınması planlanıyor” dedi.

Orta menzilde yerli/milli ilk sistem aktif kullanılıyor

Şahin, Türkiye’nin çok katmanlı hava savunma yaklaşımında orta menzilli hava savunma sistemlerinin de son derece önemli görevler üstlendiğine işaret ederek, şunları söyledi:

“Genellikle 15-40 kilometre menzili bulunan orta menzilli hava savunma sistemlerinde TSK envanterinde 2020 yılına kadar sadece ABD üretimi HAWK sistemi bulunuyordu.

Ancak geçtiğimiz gün SSB Başkanı İsmail Demir tarafından yapılan açıklama ile milli orta menzilli hava savunma füze sistemi HİSAR-O’nun belirli unsurlarıyla sahaya indiğini öğrendik. Muhtemelen HİSAR-O, 2021 yılından çok daha aktif olarak kullanılacak.”

Hisar sınıfı hava savunma füzeleri; askeri üs, liman, tesis ve birliklerin hava tehditlerine karşı kullanılacak. Foto: AA

[Hisar sınıfı hava savunma füzeleri; askeri üs, liman, tesis ve birliklerin hava tehditlerine karşı kullanılacak. Foto: AA]

Görev şimdilik F-16’larda

Ülkemizin hava savunma şemsiyesinde milli dokunuşların merakla beklendiği katmanlardan biri de sistemin en üst katmanında yer alan uzun menzilli hava savunma süreci.

Genellikle 70 kilometreden yüksek menzili bulunan uzun menzilli hava savunma sistemleriyle ilgili sorumuza Anıl Şahin şu yanıtı verdi:

“TSK envanterinde Uzun Menzilli Hava Savunma Sistemi sınıfında, MIM-14 Nike Hercules ve S-400 Triumf Hava Savunma Füze Sistemleri vardı. MIM-14 Nike Hercules bataryalarının büyük çoğunluğu imha edildi, S-400’lerin ise kurulum faaliyetleri ise henüz tamamlanmadı. Bu nedenle halihazırda Türk hava sahasının yüksek irtifa savunması, F-16 savaş uçakları tarafından yapılmaya çalışılıyor.”Hisar, Bahar Kalkanı bölgesine konuşlandırılacak

Uzun menzilde SİPER derman olacak

Son yıllarda en çok konuşulan konulardan biri de Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma ağı.

Şahin uzun menzilli hava savunma sistemindeki son gelişmelere ilişkin ise şunları söyledi:

“TÜBİTAK-SAGE, ASELSAN ve Roketsan iş birliğiyle yürütülen Milli SİPER Uzun Menzilli Hava Savunma Füze Sistemi Projesi ise devam etmektedir. SİPER’in, 2020’li yılların ilk yarısında kullanacağını tahmin ediyorum.

Uzun menzilli hava savunma sınıfı, Türkiye’nin yıllardır eksikliğini yaşadığı bir alan. İki batarya S-400 tedarik edildi ancak henüz operasyonel hale gelmedi. Bu alandaki nihai çözümün yerli sistem SİPER’den geçtiği kanaatindeyim”

Türkiye son derece stratejik adımlar atıyor

Hava savunma sistem ve katmanlarının çok karışık ve pahalı bir alan olduğunun altını çizen Anıl Şahin, “Radarlar dahil bütün sistemlerinizi kendiniz üretmediğiniz sürece, asla hava savunma şemsiyenizi tamamlayamazsınız. Bunu gerçekleştirecek ekonomiye sahip ülke sayısı çok az. Ayrıca yine yabancı sistemi, üreticisi ülke gibi verimli şekilde kullanamazsınız. Ancak bu sistemleri yerli olarak üretirseniz hem tedarik ederken hem de idamesini sağlarken çeşitli ekonomik ve stratejik kazançlar elde edersiniz” dedi.

Bu ürünlerin çok yüksek ihracat potansiyeli var

Şahin, “Tüm bu sistemlerin gelecek dönemlerde başka ülkelere ihraç edilmesi ne kadar mümkün?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen ürünlerin ihracat potansiyeli, son yıllarda üst üste rekor kıran savunma sanayii ihracat rakamlarından da fark ediliyor. Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen sistemler, pazarda büyük ilgi görüyor.

Her geçen gün daha da önemli hale gelen hava savunma alanında, Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen ürünlerin çok yüksek ihracat potansiyeline sahip olduğunu inanıyorum.

Burada önemli nokta, bu sistemlerin ihracatına engel olabilecek kritik alt sistemlerin yerlileştirilmesi. Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından bu yönde uygulanan stratejinin de çok başarılı sonuçlar verdiğini belirtmekte fayda var.”

Türkiye’nin insansız “mini tankı” için seri üretim başlıyor

Türk savunma sanayisi bünyesinde geliştirilen ve güvenlik güçlerinin kullanımına sunulan insansız kara araçlarına “mini tank” olarak da nitelendirilen yenileri eklenecek.

İnsansız sistemlerin savunma ve güvenlik alanındaki kullanımı giderek artıyor.

Özellikle asimetrik savaş koşullarında, keşif-gözetleme-istihbarat, savunma, lojistik destek ve benzeri faaliyetleri hızlı ve etkin bir şekilde, personel kaybı vermeden yürütmek üzere kara, deniz veya havada çalışabilen ve kendi kendine karar verebilen insansız sistemlere ihtiyaç duyuluyor.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı da güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduğu insansız kara araçlarının yerli olarak üretilmesi ve çeşitlendirilmesi için bir dizi proje yürütüyor.

“Mehmetçik’in kullanımına yeni robot yardımcılar sunulacak”

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, bu projelerde gelinen aşamaya ilişkin bilgi verdi.

Demir, yakın zamanda Mehmetçik’in kullanımına yeni robot yardımcılar sunacaklarını söyledi.

Hafif ve orta sınıf 1’inci seviye insansız kara araçları prototiplerine yönelik yürütülen çalışmaları hatırlatan Demir, şöyle devam etti:

“Orta sınıf 2’nci seviye için ASELSAN ile sözleşme imzaladık. Katmerciler’in de platform üreticisi olacağı projeyle silahlı insansız kara araçları Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilecek. ‪Proje, keşif, gözetleme, hedef tespiti yapan, üzerine silah sistemleri ve ihtiyaç duyulan başka sistemlerin takılabildiği, uzaktan komuta edilebilen, otonom olarak kullanılabilen, üstün hareket kabiliyetine sahip insansız kara aracı geliştirilmesini ve seri üretimini içeriyor.”

Teknolojik altyapı mükemmelleşti

ASELSAN, geleceğin savaş alanlarında yaygın bir şekilde kullanılacak, uzaktan kontrol edilebilen, kendi başına karar verme ve uygulama yeteneğine sahip, her türlü koşulda görev yapabilen, değişik boyutlarda insansız sistemlerin geliştirilmesine ve üretilmesine yönelik çalışmalar yürütüyor.

Şirket bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne insansız sistemler alanında çeşitli milli ve yüksek teknolojiye sahip ürünler kazandırdı. Güvenlik güçleri, ASELSAN ürünü insansız hava, deniz ve kara araçlarını, bomba imha robotlarını uzun yıllardır kullanıyor.

ASELSAN, yıllar içinde insansız sistemler alanındaki teknolojik altyapısını mükemmelleştirdi, yerli ve yabancı platform üreticileriyle ortaklıklar geliştirdi.

Çok farklı görevlerde Mehmetçik’in yanında olacak

ASELSAN ve Katmerciler’in bir süredir üzerinde çalıştığı ve “mini tank” benzetmesi yapılan silahlı insansız kara aracı, son kullanıcı görüş ve önerileri doğrultusunda geliştirildi.

Uzaktan kumandalı ve otonom araç, elektrikli ve hibrit modelleriyle çok düşük termal iz özellikleriyle görev yapabilecek.

Güçlendirilmiş yürüyüş sistemleri ve süspansiyona sahip araç, arazi ve yol koşullarında üstün performans sergileyecek.

Platform, her türlü sürüş koşulunda (yüzde 60 tırmanma dahil) stabilizasyonu, yüksek atış imkanı, yüksek hız ve mobilite, zırh opsiyonu, çok çeşitli silah sistemlerini kullanabilme gibi kabiliyetlere sahip olacak.

Uydu bağlantısı entegrasyonuyla kumanda menzili sınırsız hale getirilebilecek.

Platform, ağır ve hafif silahlara sahip silah istasyonu, keşif gözetleme aracı, hasta taşıma aracı, yük taşıma aracı, roket platformu ve amfibi çıkartma operasyonlarında görev alabilecek konfigürasyonlarıyla kullanıcıya geniş bir yelpazede seçenekler sunuyor.

Araç sahip olduğu özelliklerle kendi başına sınırda devriye atarak, bölgeyi haritalandırarak, çevreyi izleyerek hem çevre hakkındaki bilgileri hem de tespit ettiği hedefleri merkeze gönderebilecek. Araç, ASELSAN’ın Sarp Uzaktan Komutalı Stabilize Silah Sistemi entegre edilen versiyonuyla hedefi otomatik tespit ve imha edebilecek.